17 Ocak 2013 Perşembe

Geç Kalmış Bir Teşekkür


                          

Sana daha sweet child o'mine dinleyip,tenis raketiyle gitar solo atmaya çalıştığım günlerde teşekkür etmem gerekiyordu;evet biraz geç kaldım...O zamanlar seni daha çok yeni keşfetmiş, babamın ne kadar plağı kaseti varsa dinliyordum.He türünü elime ne geçerse,sanki yıllarca aç kalmış ve birden, yüzlerce çeşit yemeğin olduğu bir sofranın başında bulmuştum sanki kendimi.15 yaşıma basıp ilk gitarımı aldığımda ise artık o dinlediğim sesleri ben çıkarmaya başlıyordum yavaş yavaş,doğru yanlış...Ta o zamanlar hayatımın merkezinde olacağını hissetmiştim... İyi ki varsın ve iyi ki hala hayatımdasın,yokluğunu düşünemiyorum bile...Günün ilk ışıklarından gecenin en zifiri karanlık saatlerine kadar,her gün bıkmadan senin farklı bir yönünü keşfetmek ve önemlisi her gün senden başka bir şey öğrenmek...Hayatı bir film gibi yaşamak,her sekansa farklı bir şarkıyla eşlik etmen ne güzel...Kaçtığım unutmaya çalıştığım tüm o anlar ve senin radyoda frekansla oynarken bir anda karşıma çıkardığın,bir sokak müzisyenin introsunu çaldığı ya da elimde gitarım, o hiç basmak istemediğim notaları bir anda basarken bulduğum o şarkılar ise ne acı...Tüm duyguların bir karşılığı var sen de... Saçlarımı açıp boynum tutulana kadar kafamı sallayıp,bir şeyleri kırıp dökmek istediğim o vahşi ve isyankar duygulardan, saatlerce bir mum ışığında geçmişi düşündüğüm o kederli anlara ya da gecenin bir yarısı bomboş bir yolda yürürken kafamı da yol gibi boşaltan o dinginlik duygusunu veren o şarkılar...

Senin seslere verdiğin o emeği keşke  birazcık  bizde seni dinlerken sana verebilseydik.İki sesin  yan yana gelmesiyle oluşan bir şeyi dinlemiyoruz!O iki sesin içine katılan duyguyu ve sizin dinleyebilmeniz için yapılan o saatler,günler,aylar alan kayıtları artık tek bir tıkla dinliyoruz.Evet teknoloji, evet her şey daha hızlı ve kolay ama bu kadar ucuz ve ruhsuz olmamalı;ve daha önemlisi seni bu kadar kolay tüketmemeliyiz.Her şeyin bu kadar hızlı olmadığı  ve tabi ki fabrika gibi basmakalıp seslerin üretilmediği o günlerde seni daha mı hissederek dinliyordu bu insanlar acaba?Yoksa o plakları kasetleri dinlemek için yerinden kalkıp kaseti ya da plağı başa alması ve bir albümü mecbur sonuna kadar dinlemesi gerektiği için mi dinliyordu?Bir kasetin bir plağın yurt dışından aylarca sabırla beklenmesi ya plakçılara doldurtulan kasetler ya  radyo başında parmağın kayıt tuşuna basılı kalmaktan kan toplamış geçen o saatler ...Teknolojinin bu kadar hızlı olmamasından mı senin için bu kadar  emek veriyorduk,yoksa biz de teknoloji gibi evrim mi geçirdik(?).Evet tersine bir evrim geçirdik artık hepimiz makinenin kölesiyiz ve ne yazık ki enstrümanlarımızdan çıkan seslerde  öyle...

Ne oldu da seni sadece dinlemek için dinliyoruz,artık hep fonda bir yerlerde çalıyor, birilerine muhabbet mezesi oluyorsun.Nerede kaldı toplanıp seni ayin gibi dinlediğimiz o uykusuz geceler...?Barlarda aman herkes eğlensin diye,albümlerde de nasıl tutar da parayı vururuz diye çalınıp söyleniyor;.birilerinin elindeki enstrümanlarda ego patlaması ,birilerinin elinde de samimiyetsiz basit çocuk oyuncağı şarkılarsın artık...Peki gerçek sen neredesin? Hangi festivalde, hangi klipte ,hangi o sıkıştırılmış seslerde kimin bilgisayarındasın...?Varsın biliyorum bir yerlerde sadece sen olduğun için çalınıp söyleniyorsun biliyorum ama artık eskisi gibi seni her yerde duyamıyorum.Bu ses çöplüğünün, bu dijital kaosun içinde seni en kuytu köşelerde diplerde bir yerlerde tekrar yerin altında bir yerlerde arıyorum artık...Çünkü yeryüzünde sana benzeyen ama sadece adı sen olan o birleştirilmiş ve yapıştırılmış o dijital sesler her yeri kaplamış...Sadece para için seni kullanan o insanlar bir gün azalacaklar ve gerçek sen yine eskiden olduğu gibi ruhumuzda tınlamaya devam edeceksin,biliyorum...Şimdilik yer altından sadece seni gerçekten dinleyen insanların duyabileceği kadar sesin çıkıyor,olsun şimdilik bu da yeter...
                      
                                                                                                                                               Bora BİÇER
                                                                                                                                                17/01/2013